DEVAM: 19- SECDE BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
وَكِيع، عَن
داود بْن قيس،
عَن عَبْد
اللّه بْن
عبيد اللَّه
ابن أقرم
الخزاعي، عَن
أبيه؛ قَالَ:
-
كنت مع أبي
بالقاع من نمرة.
فمر بنا ركب
فأناخوا
بناحية
الطريق. فقال
لي أبي: كن في
بهمك حتى آتى
هؤلاء القوم
فأسائلهم. قال
فخرج. وجئت،
يعني دنوت.
فإذا رَسُول اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ. فحضرت
الصلاة فصليت
معهم. فكنت
أنظر إلى
عفرتي إبطي
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
كلما سجد.
قال ابن
ماجة: الناس
يقولون: عبيد
اللَّه بْن عبد
الله. وقال
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة: يقول
الناس: عَبْد
اللّه بْن
عبيد اللَّه.
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
بشار.
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الرحمن،
وصفوان بْن
عيسى، وأبو
داود. قالوا:
حَدَّثَنَا
دلو بْن قيس،
عَن عبيد
اللَّه بْن
عَبْد اللّه
بْن أقرم، عَن
أبيه، عَن
النَّبِي
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ،
نحوه.
Abdullah bin
Ubeydillah bin Akranı el-Huzai'nin babası Ubeydullah bin Akram el-Huzai
(r.a.)den şöyle demiştir:
Ben, Nemire'nin
dağlardan ve tepelerden oldukça uzak bir düzlüğünde babamın beraberindeydim.
Yakınımızdan bir süvari kafilesi geçti ve yolun kenarında (develerini)
çökerttiler. Bunun üzerine babam (Akram) bana: Sen hayvanların yanında kal. Ta
ki ben şu topluluğun yanına vararak onlarla görüşüp durumlarını sorayım, dedi.
Ve çıkıp gitti. Ben de vardım. Yani yaklaştım. Baktım ki Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ordadır.
(Namaza
durdular.) Ben de namazda hazır bulunarak onlarla beraber namaz kıldım.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in her secde edişinde ben O'nun koltuk
altlarının beyazlıklarına bakardım.
İbn-i Macete
demiştir ki: Halk, Ubeydillah bin Abdullah der. Ravi Ebü Bekir bin Ebi Şeybe de
dedi ki: Halk Abdullah bin Ubeydilah der.
Bize Muhammed bin
Beşşar tahdis etti. (O da dedi ki:) Bize Abdurrahman bin Mehdi, Safvan bin İsa
ve Ebu Davud tahdis ederek dediler ki: Bize, Davud bin Kays, UbeydiUah bin
Abdillah bin Akram'dan; O da babasından, O da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den bunun mislini tahdis etti.
SENEDLER'E DAİR
İZAH: Müellif (İbn-i Mce), bu
hadisi iki senedIe rivayet etmiş. Her iki senedin ricali, yukarıdaki arapça
metinde ismen geçmektedir. Müellife tahdiste bulunan ilk seneddeki ravi Ebu
Bekir bin Ebi Şeybe'dir. Onun zikrettiği senedde, sahabi Akram el-Huzai'nin oğlu
ve ravisinin adı UbeyduIIah'tır. Ubeydullah'ın ravisi olan oğlunun adı ise
Abdullah'tır,
Müellife
tahdiste bulunan ikinci seneddeki ravi ise, Muhammed bin Beşşar'dır, Bu senede
göre sahabi Akram'ın ravisi oğlunun adı Abdullah'tır. Abdullah'ın ravisi ve oğlunun
adı ise Ubeydullah'tır,
Müellif
demiştir ki : Halk bu zatları Ubeydullah bin Abdullah olarak söyler. Fakat Ebu
Bekir bin Ebi Şeybe demiştir ki: Halk bu zatları AbduIIah bin Ubeydullah olarak
söylerler. Müellifin, Ubeydullah bin Abdillah deyişinin taraftarı olduğu, ifade
tarzından anlaşılıyor.
Tirmizi'de
rivayet olunan bu hadisin senedinde de mezkur zatlar Ubeydillah bin Abdullah
bin Akram el-Huzai olarak geçmektedirler. Hulasa'da da Abdullah, Akram'ın oğlu
olarak ve Ubeydullah da Abdullah'ın oğlu olarak tanıtılmıştır.
İki hadiste
geçen bazı kelimeler:
Behme: Kuzunun
erkek ve dişisine denilir. Behm: Kuzular demektir. İkinci hadiste geçen ve
hayvanlar diye terceme ettiğimiz Behm'den maksad, kuzular olabilir.
Kaa': Dağlardan
ve tepelerden biraz uzak olan ova ve düzlük araziye denilir. Bunun çoğulu Kıy',
Kıy'a, Kıy'an ve Akva' gelir.
Veret: Parlak
olmayan beyazlık demektir.
Mezkur iki
hadis, secde halinde kolları açmanın meşruluğuna delalet eder. Elleri yanlardan
uzaklaştırmak, erkeklere mahsustur.
Kadınların
kollarını yanlarına yapıştırmaları matlubtur. Bu hususta Ebu Davud'un
el-Merasil'de Yezid bin Ebi Habib'ten rivayet ettiği hadis vardır.
Meymune
(r.a.)'nın hadisini Müslim, Ebu Davud, Nesai, el-Hakim ve Taberani de rivayet
etmişlerdir.